1965 yılında İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun oldu. 1965-1974 yılları arasında Bern Üniversitesi’nde Kimya okudu. 1978-1981 yıllarında Milliyet’te muhabir, Karacan Yayınları’nda (1982-1986), Sabah Gazetesi Dergi Grubu’nda (1986-1988) ve Güneş Yayınları’nda (1988-1990) Genel Yayın Müdürü olarak görev yaptı. 1990 yılında Bersay İletişim Danışmanlığı’nı kurdu. 25 yılı aşkın süre İstanbul Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin iletişim fakültelerinde dersler verdi. 2002’de köşe yazılarına başlayan Saydam, 2012 yılından bu yana haftada üç gün Yeni Şafak’ta yazmaktadır.
Kriz var mı? Var; çünkü hasar var?
Krizin iletişimi layıkı veçhile yönetiliyor mu? Ona da hayır…
Ne yapılması gerekirdi?
Yapıldı mı; yapılmadı…
Sonuç ne oldu? Kriminal boyutu yenilir yutulur gibi olmayan bu olay, tek boyuta, yani yalnızca siyasete indirgenmiş oldu… O da muhalefetin inisiyatifine bırakılmış görünüyor…
Bir Deutsche Bank çalışanının 2024 gelirinin Banka’nın CEO’su Christian Sewing’in yıllık kazancını ikiye katlaması, Avrupa basını gibi bizde de büyük ilgi gördü. Patrondan çok kazanan çalışana her gün rastlanmadığı için bu ilgiye şaşmamak gerek…
İsmi açıklanmayan çalışan, 18 milyon euro ücretinin üzerine bir de prim alınca, CEO Sewing’in 9,8 milyon euroluk gelirini hâliyle aşmış…
Konuyla ilgili haberlerde; küresel yatırım bankalarında, özellikle piyasalar ve şirket satın alma-birleşme bölümlerinde çalışanların, maaşlarından daha fazla prim aldığı, bu tür bankaların, piyasadaki önemli yetenekleri ekiplerine katmak için maaşın yanı sıra performansa dayalı bonuslarda da cömert davrandığı hatırlatılıyor. Örneğin Financial Times, Deutsche Bank’ın çalışanlarına geçen yıl yaptığı 11,1 milyar euroluk ödemenin 2,5 milyar eurosunun prim olduğunu yazmış. Bankada, yıllık geliri 1 milyon euronun üzerindeki çalışan sayısı 647 imiş.
Mademki bu olağan bir durum, biz bundan neden ya da nasıl haberdar olduk?
Burnuna PR kokusu gelenler yanılmıyorlar… Çok ince ve doğru bir iletişim çalışması yapılmış, evet…
Haberlerde kullanılan kilit ifadelerde biri şu: “Son yıllarda sıkıntılı dönemler yaşasa da özellikle Avrupa’da, yatırım bankacılığının en büyük oyuncularından olan Deutsche Bank…”
İşte, konunun haber olmasının ve çok da tavsiye etmediğimiz ‘kas gösterme’ yoluna giderek risk alınmasının nedeni yukarıdaki ifadede açıkça görülen mesajın verilmek istenmesi… Yani, “Biz hâlâ güçlü, dolayısıyla güvenilir bir yatırım bankasıyız” mesajının…
Banka için söz konusu olan “Birkaç yıldır sıkıntılı dönemler yaşıyor” algılamasını tersine döndürmek ya da en azından sıfırlamak için kas göstermenin zarif bir yolunu buldukları söylenebilir…
Bir kişi ya da kurum güç kaybetmekle itham ediliyorsa ve onun gücü, bir anlamda yaşam enerjisinin, piyasada tutunabilmesinin yegâne sebebiyse, kas göstermek en doğru yol değil midir? O hâlde neden risk almak olsun, diye düşünenler için de açıklayalım…
İletişimin nihai amacı itibarı yükseltmek, güçlendirmektir. O itibar, kişilere, kurum ya da markalara amaçladığı iş hedeflerinin kapısını açacaktır… Ve itibarı beslemenin pek çok yolu vardır…
Deutsche Bank’ın kullandığı yöntem, iletişimin yönetilmesi gereken 5 düzlemden olan ‘Kurumsal Performans’a ilişkindir ki bu düzlem, sürekli kendi gücünden, kârından, yatırımından söz etmeyi gerektireceğinden mümkün olduğunca sınırlı tutulmalıdır… Çünkü, rekabetçi avantaj sağlamaktan çok uzak, modası geçmiş bir iletişim biçimi olan ‘kas göstermek’, itibardan çok ‘güç kirlenmesi’ algılamasına neden olabilir.
“Aferin çalışanlarına değer veriyor” ile “Ne para kazanıyor ki bu kadar çok prim dağıtabiliyor” arasında ince bir çizgi vardır… O nedenle iletişim çalışmalarının ‘dozu’ çok önemlidir…
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Böyle kritik süreçlerde kesinlikle saat saat bir yol haritası olmalı. Hükümetin bu yöndeki tek zayıf noktası “algı yönetimi” konusu. Eminim yapılan açıklamalardan önce alınacak önlemler , duyurular vs önceden belirlenmiştir ama televizyonda ve özellikle sosyal medyada hocamızın işaret ettiği şekilde süreç yönetilseydi çok etkili olurdu. Değerli hocam umarım yetkili makamlarda bu kıymetli yazınız değerlendirilir. Muhalefetin hiçbir argümanı olmadan sadece sosyal medyayı iyi ve ekili bir algı yönetimi ve manipülasyon ile çok daha fazla etkileşim sağlayıp bazen doğru bile olamayan bilgileri dolaşıma sokuyorlar.
Ali Bey,İletişim Teorileri 3.,5.,10., dünya ülkelerinde geçer de Canım Türkiye'mde nedense pek ümitli değilim.Hırsızın,arsızın tröllistleri ortalığı Vel eleye vere
Çok isabetli ve değerli fikirler.,umarım birilerinin dikkatini çeker...Niye mi doğru mü minin yitik malıdır vuran alır ve kullanır düsturu esastır vesselam.
Konuyla ilgili yeni bir deyiş dolaşıma girmiş. Çok anlamlı: ‘Kaç para lan bi necmettin karaduman’. Duyduğumda derin düşüncelere sevk etti.
Konu savcıların işi....şimdiden yapılan tüm hukuk harici açıklamalar ülkeyi kaosa götürür
Bir şey daha kaosa götürebili sayın Bilgili: Huku, Adalet gibi kavramların, Eİ'nin önünü kesmek için çiğnendiği ya da yok sayıldığı algısının yayılmasına iizin vermek...
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.